DETAY

ana sayfa / detay
geri dön

HIZLI ERİŞİM

Kaybetmek!
Egon sahip olduklarını KAYBETMEMEK üzerine programlıdır ve varlığını böylece sürdürebilir. Ayrım yapmaz, iyisi veya kötüsüyle ilgilenmez. Konu hayatta daha uzun süre kalmaksa, EGO...

KAYBETMEK!

Kaybetmek, korku barındıran bir kelimedir!
Her milletin kendini koruma içgüdüsü ile ayrı ayrı fakat benzer telkinler ile uzaklaştırmaya çalıştığı bir düşüncenin varlığıdır kaybetmek. "Allah korusun", "kem gözler uzak olsun"...
Ya da kaybetme acısı, kaybetme korkusu, kaybetme ihtimalinin varlığı, kaybedilmişlerin yarattığı geçmiş hafızaların bugün olan izleri, geçmiş deneyimler...
En temelinde "değersizlik" hissine inen, sımsıkı kapatılmış dolap kapakları ya da kilitlenmiş sandıklar mı var demeliyiz? Havalandırılmayı bekleyen yılların tozu, nemi, küfü belki de orada, en temelde...
Diğer tarafta da havalanmayı kanat takıp uçmayı bekleyen hayatlar var!
Fakat soru şu:
Temelin yumuşak bir kum iken nasıl olur da
beton bir bina, hem de kat kat bir yapı inşa etmeyi hayal edebilirsin?
Ya da soru şu:
İstekleri tam tersi eylemler ve düşüncelerle görmezden gelinen kalbin, ona vermediğin değerin farkında değil mi zannediyorsun!
Kalbi sadece kan pompalayan bir organ olarak görürsen, beynin bunu en iyi bilen
FBI ajanı gibi hakkında kararlar verir.
Ve beynini iki lob ve nöral bağlantı akışı sağlayan bir organ olarak görürsen, egon her şeyini ele geçirerek seni bir esarete mahkum hale getirir!
Nasıl mı?

Tembel hayvanları bilir misin?
Hani hem ağaç tepelerinde, gülen sevimli yüzleri hem de yavaş hareketleri ile kaplumbağanın ünvanını elinden alan canlılar.
Onlar fıstık ağaçlarını sever ve kavuşmakta da hiç zorlanmazlar. Coğrafyaları isteklerini karşılayacak kadar çok fıstık ağacı imkanı sunan Orta ve Güney Amerikadır.
*Tıpkı egonun sahip olduğun duygu, his, düşünce, iş, para, insan, nesne ne dersen de; sahip olduklarını koruyabilmen, tümünü yaşatabilmen için gerekli ortama mutlaka sahip olması gibi. Egon ortama doğar ve ortam egona göre varlığını sürdürür.
Tembel hayvan kendi evrimine uygun koşullarda yaşamını sürdürür. Bu ortama doğar ve bu ortam sahip çıktığı diğer canlılar gibi tembel hayvanın da varlığına uygun şekilde varlığını sürdürür.

İnsanoğlunun egoyla olan işbirliği, tembel hayvanın evi olan ağaçla işbirliğine benzer.
Tembel hayvanların ağaçlarla olan ilişkisi sadece fıstıktan ibaret değildir.Yaşamlarının oldukça büyük kısmını ağaç tepelerinde geçiren ve hayatlarını KAYBETTİKTEN  sonra da bir süre daha ağaçlara tutulu kalan tembel hayvanlar, bu durumu güçlü kol ve bacak kaslarına borçludur diyebiliriz.

İşte negatif ya da pozitif ayrımı yapmaksızın en büyük korkusu KAYBETMEK olan EGO'n da sahip olduğu şey elini yaksa da, kalbini kırsa da, aşşalanmaya maruz bıraksa da; kısacası berbat hissettiren her şeye rağmen sırf başka bir deneyimi  bilmediğinden, sırf başka bir deneyime girmeyi emniyetli bulmadığından, sırf bilmeyi isterse ve bu emniyetli zannettiği alanı terk ederse KAYBEDECEĞİNİN yanılgısına razı geldiğinden, tıpkı tembel hayvanı ÖLÜMÜN bile ayıramadığı ağaç aşkı gibi, insanoğlu da ego ile hareket eder ve kaybetme korkusu nedeni ile sahip olduklarına sımsıkı tutulu kalır.

Tembel hayvanın nesiller boyu hayatta kalabilmek, soyunu devam ettirebilmek üzere ağaca sımsıkı tutunma psikolojisinin etkisi ile çok güçlü kol ve bacak kasları gelişmiştir. Tıpkı insanoğlunun sınırsız beynini, sonsuz şefkat dolu kalbini hiç ölmeyecekmiş gibi tezat bir düşünce geliştirerek, sahip olduğunu zannettiği şeylere bağlanması gibi! Demek istiyoruz ki, zaten ölmüşsün ağacı sımsıkı tutman nedendir?
Ölmüş olmana rağmen vazgeçememe nedenlerin neler?

Seni savunmasız hale getirecek duruma bakalım bir de!

Tembel hayvanlar boşaltımlarını yaparken korunaklı alanlarından uzaklaşırlar ve bu durum onları yırtıcılara karşı daha savunmasız hale getirir. Bilim insanları bu davranışın tembel hayvanların çiftleşme mevsiminde çift bulmalarını kolaylaştırdığına inanırlar. Ayrıca dışkılarını ağaç gövdesi yakınlarına yapmaya dikkat eden tembel hayvanların, bu sayede besin kaynakları olan ağaçları gübreledikleri düşünülür.

İnsanoğlu açık vermeme mücadelesi ile devamlı kaybetmeye mahkum olur. Oysa boşaltmak, bırakmak tüm yırtıcılara rağmen olması gerekendir. Boşaltabilirsen alan açılır, yeni için eskiyi bırakman gerekir. Tutmanın, bırakmaya direnç göstermenin altında yatan temel duygu yine kaybetme korkusudur. Onun daha derinlerinde ise değersizlik hissi uykudadır. Oysa sen bilincinin ve kalbinin senkron isteklerine kulak tıkamazsan müthiş bir ahenk yakalarsın. Tıpkı yaşadığı ağacı gübreleme işini kendiliğinden çözen, doğal bir sürecin hediye edildiğinden habersiz tembel hayvan gibi, bıraktığın izlere sevgililer gelir, yaşam kaynaklarının varlığı kendiliğinden korunur.

Biliyor musun? Tembel hayvanın doğada ortalama yaşam ömrü 10-16 yıl arasındadır. Esaret altında ise 30 yıla kadar yaşayabilirler.

Egon sahip olduklarını KAYBETMEMEK üzerine programlıdır ve varlığını böylece sürdürebilir. Ayrım yapmaz, iyisi veya kötüsüyle ilgilenmez.
Konu hayatta daha uzun süre kalmaksa, EGO "Esareti", "Özgürlüğe" tercih eder. İtilir, kakılır, aşağılanırsın; fakat sen yine de razı gelirsin.
Tembel hayvan burada egonun 1-0 önündedir. Çünkü o esareti kendi seçmez, sonuna kadar doğada doğal ortamında özgürce yaşamayı seçer. Fakat onun da özgürlüğü ağaca sımsıkı tutunması ile sınırlıdır.

Senin özgürlüğün sınırsız bir bilincin varlığını kabul etmenle başlayacaktır.

UNUTMA!

"Zaafların sınırlandırılmış bir bilincin esaretine razı gelmeni kolaylaştırır."
 
 
 
Yazan:Nejla Ceylan Özveren -SATİ-